Lideri ve Yeteneği Tanımlayan Kavramlar Üzerine - I

Liderlik, Yetenek, Yüksek Potansiyel gibi kavramlara tanım getirmek bir hayli zordur. Zorlaştıran şey  ise ne kadar geniş bir tanım yaratmaya çalışsanız da sürekli bir yerlerin eksik kalması veya şişmesidir. Düşünsenize bir lütfen; şimdiye kadar liderlikle ilgili kaç kitap yazılmıştır, kaç farklı tanım getirilip, kaçı zamanla geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü bu kavramlar kendi içinde renk renk, çeşit çeşit dinamik barındırır. Hatta bu dinamikler zaman içerisinde değişiklik gösterebilir, tanımın evrilmesine sebep olabilir.

Fakat bu işin ironik bir tarafı da vardır. Bu sıfatlara haiz kişileri gördüğümüzde onları farketmek bir o kadar da kolaydır. Aynı “güzellik” gibidir. Güzelin tanımını yapmak zor, gördüğünde farketmek ise kolaydır. Bu sebeple insan kaynakları dünyası yeteneği keşfetmek için farklı yaklaşımlar, farklı metrikler, farklı araçlarlarla doludur. Görünce tanıdığınız bu güzelliğin metodik araştırmalara dayalı bilimsel keşfini yapmaya çalışır. Her yiğidin ise farklı bir yoğurt yiyişi vardır. Executive Intelligence, Learning Agility, Emotional Intelligence, Growth Factors ve niceleri… Şu kavramlara bir açıklık getirelim derim. Birlikte güçlü yanlarını ve desteklenmesi gereken kısımları tartışalım. Öncelikle de en eskisinden başlayalım. Duygusal Zeka.

Herkesin bildiği tanımları yaparak vakit kaybetmeyelim, işin birazcık karşı tarafını (IQ) irdeleyelim. Daniel Goleman’ın HBR makalesinde de belirttiği üzere; “bilişsel yetenekler ve teknik beceriler konu dışı olmamalıdır. Fakat bunlar yöneticilik seviyesine geçiş için sadece temel seviye gerekliliklerdir. Daha önemli olan şey ise beynin duyguları, dürtüleri ve güdüleri düzenlediği limbik sistemde ortaya çıkan becerilerdir. Diğer adı ile duygusal zeka. Zeka (IQ) yüksek performans sergilemek için itici güçtür fakat mükemmel performansın bileşeni olarak duygusal zeka ilerleyen kariyer yollarında çok daha büyük bir önem kazanmaktadır.”

Bu tanımlar liderlik sanatı anlamında 4/4’lük bir resim çizmekle birlikte bizim için asıl konu “yeteneğin keşfi anlamında duygusal zeka ile nasıl hareket etmeliyiz” olmalıdır. Şu bir gerçek ki duygusal zekaya  yüksek sorumluluklar yüklemek resmin çok önemli bir parçasını da göz ardı etmek oluyor. Her ne kadar IQ giriş seviyesi için geçerli de olsa, ilerleyen aşamalarda bilişsel yeteneklerimize duyduğumuz ihtiyaç ciddi olarak seviyesel farklılıklar gerektiriyor. Farzedelim ki büyük bir organizasyonda bir iş kolunu yönetmemiz talep edildi. Bu durumda potansiyel için nasıl bir değerlendirme yapmak lazım? Mevcut görevimizde 10 kalem değişken ile ilgilenirken, yeni görevde ise 15 kalem değişkeni analiz etmemiz gerekecek. Ayrıca bu 15 kalem daha önce alışık olduğumuz verilerden çok daha karmaşık ve zaman zaman oldukça muğlak olacak. Bu verileri kritik etmek için duygusal zeka bir anlam ifade etmeyecek. Çünkü big data denilen bir kavram yaşamın bu kadar içindeyken, bid data’yı analiz edip sonuç çıkarma yetkinliği asla gözardı edilmemelidir. Ayrıca bu datayı iyi analiz edenin ikna becerisi de bir o kadar kuvvetli olacaktır.

Ayrıca günümüz iş dünyasında gerçekten çok başarılı olarak addedilen kişilerin ne kadarı duygusal olarak çok zekidir? Özellikle günümüzde, bilançoya yansıyan dip toplamın çok daha fazla önem kazandığı şu günlerde.

Diğer bir taraftan bakacak olursak;  takım oyunu içerisindeki oyunda kalma, birlikte hücum etme, stratejiyi anlama ve uygulama, yenilgiden sonra ayakta kalma, hatalardan öğrenme, zafer sarhoşluğuna kapılmama için duygusal zeka tamamiyle çarpan etkisine sahip.  Takımdaki kimyada molekülleri bağlayıcı, reaksiyonda ise katalizör görevi görüyor. Goleman’ın belirttiği gibi “O güzelim bildik IQ ve teknik yetenek düzeylerinin güçlü liderlikte önemli unsurlar olmadığını iddaa etmek saçma olur. Ama duygusal zeka olmadan reçete eksik kalır”. Bu reçete içerisindeki görevini ise Evan Sinar’ın tanımı gayet iyi özetliyor;

“IQ propels leaders forward and gets them in the role, EQ keeps their employees from abandoning them.”

Sonuç olarak duygusal zekanın liderlik tanımını ne kadar güçlü tamamladığı konusunda herkes hem fikir. Fakat liderlik sepeti içerisinde aldığı oran değişen dünya içerisinde doğal olarak farklılaşıyor. Etkin liderlik için olmazsa olmaz ama sepetteki oranı gözden geçirmekte fayda var. Özellikle yeteneğin keşfi anlamında seviyeden bağımsız olarak bilişsel/teknik yetenekler ve EQ’nun birlikte değerlendirilmesi yerinde bir karar olacaktır. Üst seviyelere çıkıldıkça bilişsel yetenekleri ölçmek kişi için itici gözükse de bunu yapmanın eğlendirici yolları da mevcuttur.

Bir sonraki adımda Executive Intelligence…

Sevgiler,

Aydın M.

Kategori: Genel, Tarih: 11 Şubat, 2018